Hayat Dostun

Sağlığımız için yararlı bilgiler

Mandalinanın Faydaları, Yararları

Sonbahar ve kış aylarının sevilen meyvalarından olan mandalina, zengin bir B ve C vitamini kaynağıdır. Aynı zamanda yüksek miktarda şeker içerir, serbest asit oranı oldukça düşüktür. Bir ufak mandalinada bazı büyük portakallardan daha fazla C vitamini vardır.Portakalı sindirmekte güçlük çeken birçok kimse, mandalinayı rahatlıkla yiyebilir.



Kanı temizler. Kalp ve damar hastalıklarına karşı koruyucudur. Kolesterolü ve yüksek tansiyonu düşürmeye yardımcı olur. Damar setliği ve felçte faydalıdır. Sinirleri yatıştırır. Akşam yemeğinden sonra yenecek 1-2 mandalina uykusuzluk çekenlere faydalıdır. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Grip olanlara iyi gelir.

Mandalina Nasıl Kullanılır? Taze meyve olarak yenebileceği gibi reçeli de yapılabilir. Ayrıca, kabuklarından esans elde edilir. Özellikle Kabukları ince kıyılıp doğrudan ya da kek, pasta gibi tatlılara katılıp yenirse kalp ve damar sağlığı açısından faydası görülür.

Basurlar için bitkisel tedaviler

Son bağırsakta bulunan siyah kan damarlarının genişleme, şişme ve kanamalarına; halk arasında basur, tıp dilinde hemoroid denir. Başka bir hastalığın da belirtisi olabilir. Kabızlık, hamilelik, şişmanlık, soğuk yerlerde fazla oturma, alkol alışkanlığı ve son bağırsaklardaki bazı hastalıklar, basura neden olur. Basurlar iç ve dış olmak üzere ikiye ayrılır. İç basur; makatın içinde meydana gelen basurlara verilen isimdir. Dış basur; makatın dışında, küçük, yuvarlak, eflatuni renkte tümörlerdir. Tedavide ilk şart, kabızlığı gidermektir. Aşağıdaki reçetelerden biri uygulanabilir.

Kalın bağırsakta bulunan toplar kılcal damarları, kabızlık gibi zorlama nedenlerle silindir veya düğüm biçiminde uzanmış şekilde ortaya çıkar. Basur olmamak için, sünnet üzere belirtilen miktarda mideyi doldurmak gerekir. Yani midenin 1/3 ‘ünü yemekle, 1/3′ünü sulularla, 1/3′ünü de havayla boş bırakmak gerekir.

İncir, kabak, kabak tatlısı, zeytinyağı, elma, armut, kayısı, şeftaliyi devamlı yemek basura yakalanmayı engeller.

Perhiz
Basura yakalananların atıkları rahat atmaları için yenilenleri kontrol altına almaları şart­ tır. Acılılar, tuzlular, kızartmalar, patlıcan, domates, domates salçası, karabiber, nohut, mercimek, kesinlikle perhiz edilecektir. Siz ayrıca, kendinize dokunan gıdayı tecrübe ile bulup yemeyiniz. Yoğurt, sirke, süt, ekşi.

Bitkilerle tedavisi

Sinirli ot kaynatılıp, balla tatlandırılarak günde 3 kere su bardağı ile yemeklerden Önce içilmeye devam edilir.
Pelin, civan perçemi, kantaron karışımı kaynatılıp balla tatlandırılarak yemeklerden önce 1′er su bardağı içilmeye devam edilir.
At kestanesi doğranıp kaynatılır, balla tatlandırılarak yemeklerden önce 1 ‘er su bardağı içilmeye devam edilir.
Sinameki, kekik, misvak, çörek otu karışımı kaynatılıp balla tatlandırılarak yemeklerden önce yenmeye devam edilir.
Kanlı basura, meşe palamutu, meşe yaprağı, sinameki karışımı kaynatılıp balla tatlandırılarak yemeklerden önce 1′er su bardağı içilmeye devam edilir.
Üzerlik tohumu kavrulup Öğütülür yemeklerden önce1er tatlı kaşığı yutulmaya devam edilir. Midesi rahatsız olanların kullanmaması tavsiye edilir.
Zeytinyağı, kına ile merhem yapılıp taharetten sonra günde 2 kere basura sürülür.
Basurunuz ilerlemeden tedbir alın.
Ameliyat ettirseniz de tekrar çıkabilir.
Erken teşhis erken çözümdür.

Ekmeğin kıtırı kanser nedeni


Ekmeğin kıtır kısmı, mangalda çok pişmiş et, uzun süreli yüksek ısıl işlem uygulanmış süt tozu ve bebek mamasına dikkat!

Türkiye’de açıkta denetimsiz satılan sütlerin bakteri yuvası olduğuna dikkat çeken Abant İzzet Baysal Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof.Dr. Barbaros Özer, “Avrupa Birliği ülkelerinde sanayiden geçen süt miktarı üretimin yüzde 97’sine karşılık gelirken, bu değer ülkemizde yalnızca yüzde 27 dolayındadır. Geri kalan süt ya küçük işletmeler tarafından kullanılmak ya da sokak sütü olarak satılmakta veya çiftlik ölçeğinde değerlendirilmektedir” dedi. Bu durumun haksız rekabetin yanı sıra, halk sağlığı açısından sorunlara yolaçtığını belirten Prof.Dr. Özer, Türkiye'de üretilen çiğ sütün önemli bir miktarının ilgili gıda kodeksi ya da standartlara aykırı olduğunu söyledi. Prof.Dr. Özer, “Dışkı kökenli bulaşmanın bir indikatörü olan bakterilerin sayısı standart limitlerin bin ve 10 bin katı daha fazla çıkmaktadır. UHT sütlerin aksine, yoğurt ve peynir gibi ürünlere raf ömrünü uzatmak amacıyla koruyucu madde katımı kontrolsüz işletmelerce yaygın bir uygulamadır. Yasal olarak kullanımı yasaklanmasına karşın nitrat, kloramfenikol, antibiyotik ve antimikrobiyel maddelerin kullanımı bilinen bir gerçektir” diye konuştu.

Biberonda tehlike

Plastik biberonlarının yapısında ‘Bisfenil A’ adı verilen bir bileşiğin zararlı etkilerinin net olarak ortaya konulduğunu söyleyen Prof.Dr. Özer, şöyle konuştu:

“Bu nedenle bebek biberonlarının seçiminde sertifikalı ve CE belgeli ürünlerin tercih edilmesi önem taşımaktadır. Damacana su şişelerinde de benzer sorunun olduğu yoğun bir şekilde tartışılmaktadır. Ancak, 2'nci Gıda Güvenliği Kongresi sırasında sunulan bilimsel bulgular doğrultusunda bir bebeğin zararlı dozda ‘Bisfenil A’ alması için damacana sulardan günde litrelerce içmesi gerektiği ileri sürülmüştür. Burada temel sorun bilimsel konularda yeterli derinlikte bilgi sahibi olmayan ancak adlarının önünde akademik unvanlar bulunan kişilerin yarattığı bilgi kirliliğidir. Örneğin, bir tıp doktoru pastörize süt yerine çiğ süt içilmeli derken, bu sözün ne anlam taşıdığını iki kere düşünmelidir. Benzer şekilde, pastörize sütten yoğurt yapıldığında besin değerinin azaldığını belirten ve bu nedenle çiğ sütten yapılan yoğurtların yenmesini tavsiye eden, ya da sokak sütlerini doğal ve hatta organik olarak niteleyen kişilerin basında boy göstermesi sorunları içinden çıkılmaz hale getirmektedir.”

Prof.Dr. Özer, 2002 yılında gıdaların işlenmesi sırasında oluşan ve ‘Akrilamid’ adı verilen kanserojenik riski yüksek bir kimyasal bileşiğin tespit edildiğini belirterek, “Kimyasal bileşiğin varlığı önemli ve acil önlem alınması gereken bir sorun olarak değerlendirilmektedir. Yüksek ısıl işlem sonunda et, süt ve unlu ürünlerde oluşan akrilamid bileşiklerinin olumsuz etkilerini azaltabilmek için çalışmalar yoğun olarak yürütülmektedir. Bu noktada alınması gereken birincil önlemler arasında kararmaya yüz tutan gıdaların ekmeğin kıtır kısmı, mangalda çok pişmiş et, uzun süreli yüksek ısıl işlem uygulanmış süt tozu ve bebek mamalarının tüketiminden kaçınılması gerekmektedir” dedi.

Sevginin etkisi, yararları

Sevgiyi incelediğimizde, onun bitmez tükenmez bir kaynak olduğunu keşfederiz. Bu kaynak sayesinde fiziksel, ruhsal ve tanrısal dünyaların değişik ortamlarıyla haberleşebiliriz. Daha önce de gördüğümüz gibi, tüm enerji titreşimleri kendilerini değişik frekanslarda gösterirler. Demek oluyor ki, sevginin gücü, iç dünyamızın kuvvetlerinden çok daha etkili (yüksek ve hızlı) titreşimler sergilerler. Bu gerçeğin farkına vararak, onların günlük yaşamımızda kendilerini ortaya koymalarını keşfedebiliriz.



Sevgi, özgürlük kaynağı



Sevginizin ateşini körükleyin, sizi boğan ve sizin hareketinizi kısıtlayan bütün bağları yakıp yok edin. Sevginizin parıldayan ışığı utanma, acı ve korkuların barındığı karanlık bölgeleri de yok edececektir. Işığın belirmesini sağladığınız anda, tüm bu saydıklarımızın kaybolduğunu göreceksiniz!.

Sevgi, korkunun karşıtıdır. Kişi kendini üzgün, bunalımda veya yalnız hissediyorsa, bu onun sevgi eksikliği yaşaması yüzündendir. Eğer sevgisinin ateşini biraz olsun canlandırabilirse, küllerden tekrar doğduğunu ve yeniden parıldadığını görürsünüz.



Düşmanlığa karşı sevgi



Kişi kendini sevmeyi ve içindeki yaşam ateşini körüklemeyi öğrendiği zaman, bu ışığı başkalarına da yayabilir. Düşmana karşı beslenen sevgi, tümüyle özgür hareket eden ileri seviyedeki ruhlardan ödünç alınmış bir yöntemdir.

Bildiğiniz gibi, sevginin gücü sınırsızdır ve her tarafta bulunur. Üstad Peter Deunov, bu konuyu şöyle dile getirmiştir.



“Sevgi yolu, tehlikesizce yürüyebileceğimiz tek yoldur. Aşk kuvvetlidir, yolu üzerinde karşılaştığı tüm engelleri yokeder. Sevgiyi, dünyadaki tüm kötülüklere karşı bir zırh gibi giy. Bu zırh, hiçbir silahın delemeyeceği tek kalkandır.”



Sevgi eksikliği



Sevgi eksikliği, kendini, içimizde hissettiğimiz büyük bir boşlukta gösterir. Sevgisiz kişi kayıtsız olur. Doğdukları andan itibaren, herhangi bir insanla iletişim kurmamış, en ufak bir sevgi almamış çocukları düşünün. Onları yaşamdan, ışıktan yoksun, boş gözlerle bakarken görürsünüz. Yine yaşam içinde, çökmüş, hasta dolaşan bu yetişkinler, yaşam kaynağı olan sevgiden kopukturlar. Kişinin mutluluğu, sevginin gizemli ateşine sahip olduğunun bilincinde olmasına bağlıdır. Bu ateş, güzel veya çirkin, herşeye bir anlam verir. Ruh, bu bağlantıyı kurduğunda, ışık yaymaya başlar. Konuya yine Peter Deunov ile devam edelim.



“Cennet sevgidir. Sevgi müziktir. Tanrısal sevgiye daldığınızda ve titreşimlerini hissettiğinizde, hayatın senfonisini anlayacaksınız.

Bir çiçeği güneş ışığından uzaklaştırınca, peşinden meydana gelen büyük değişikliği bilirsiniz. Bir varlıktan sevgiyi alırsanız, yine aynı sonucu elde edersiniz.”



Sevgi eksikliği, kişiyi, korku, üzüntü, hastalık, nefret gibi olumsuzlukla yüklü güçlere karşı korumasız bırakır. Kalbinizi sevgiye açın ve aynı anda, ışıktan kaçan bu istilacıları derin karanlıklara doğru kovalayın.



Yeni yaşam



Şu anda içinde bulunduğumuz çağ, güneşin doğuşundan önceki döneme benzer. Karanlık dağılır, kuşlar ötmeye başlar, tan kızıllığı dağın zirvesini okşar. Kendimizi yücelme anında buluruz: güneş doğar, aşk kendini gösterir.



“… eski yaşamda, aşk neşeyle başlar ve acıyla biterdi. Yeni yaşamda, aşk neşeyle başlar ve öyle kalır. Sevgi ve Neşe, Barış’ı doğurur.

Sevgi tüm insanları birleştirecek yepyeni bir kültür oluşturacaktır. Sevgi, tüm varlıkları büyük bir uyum içinde birleştirir. Sevgi yaşama mükemmel bir birlik getirir. Tüm insanların düşüncelerini ve kalplerini birleştirir ve adına sevgi dediğimiz olguyu bütün kozmoza işler.



Hepimiz içimizde her gün bizi biraz daha canlandıran bu alevi hissediriz. Üstad Peter Deunov bize yaşamaya başladığımız bu yeni dünya hakkında şunları söylüyor:



“Dünyayı yeniden oluşturacak ve düzenleyecek olanlar, aydınlanmış ve bilinçli varlıklardır.

Bilgi ve aşk’ın yasalarına göre, dünyamızda zengin ve yoksulların yardımlaşacağı, bilgi ve cahillerin eşit olacağı, genel, yeni bir kardeşlik doğacaktır: Bu yepyeni bir kültür olacak ve sevgi şimdi bizi bu kültüre katılmaya çağırıyor. Onu dinlemeye, onun için çalışmaya hazır mısınız?

Çağımızın büyük acıları ve düzen bozuklukları, tıpkı büyük bir kültürün doğum sancıları gibidir. Bu patırtının ve kargaşanın ortasında kişide evrensel sevgi fikri doğacaktır. Güçlük kaynaklar, insanların kalplerinden akacaktır. İlerlemenin yasaları böyle haber veriliyor. Kişinin bilinci, belli bir gelişme düzeyine geldiğinde, sevgiye çevrilecektir.



Bu sevgi enerjisinin galip geleceği, daha iyi bir dünya umuduyla…





“Ben Enerjiyim!.” adlı kitaptan alıntıdır.

Ben Enerjiyim!.

Chislaine D. Martel

Çeviren. Arzu Ünel

Arıon Yayınevi, İstanbul, Kasım 1995

Yürümenin faydaları

Düzenli olarak yürüyüş yapanlar kasların kuvvetlenmesinden, şişmanlık riskinin azalmasına, yaratıcı düşünce potansiyelinin artmasından, yaşlanma sürecini geciktirmeye kadar çeşitli kazanımlar elde ediyor.

Yürüyüşte dikkat edilmesi gerekli hususlar şu şekilde sıralanabilir:

1- Kilo vermek amacıyla naylon vb. gibi giysiler vücuda sarılmamalı.

2- 40 yaşın üstündekiler doktora görünmeden, yürüyüş programına başlamamalı.

3- Diyabet, hipertansiyon ve diğer sistematik hastalığı bulunanlar sık sık doktor kontrolünden geçmeli.

4- Ciddi bir yemek sonrası hızlı ve ağır yürüyüşler yapılmamalı.

5- Yürüyüş öncesi ve sonrasında susuz kalmamaya dikkat etmeli.

6- İnce tabanlı ve makosen ayakkabılar ile yürüyüş yapılmamalı.

7- Çok sıcak havalarda ve saatlerde yürüyüşten kaçınmalı.

8- Bir sıkıntı hissedildiğinde yürüyüşe inatla devam etmemeli.

Yürüyüşün Faydaları

Bu prensiplere bağlı kalınarak uygulanan yürüyüş programlarının kazançları ise şöyle sıralanıyor:

1- Yürüyüş kan akımını ve kan damarlarının miktarını artırarak, dolaşımı iyileştirir, kalp-damar ve beynin damarsal hastalıkları riskini azaltır.

2- Kalp kası dahil, vücut kaslarını kuvvetlendirerek, daha etkin çalışmalarını sağlar.

3- Her bir kasılmada kalbin pompaladığı kan miktarını artırarak, istirahatte kalp atım sayısını (nabzı) azaltır.

4- Egzersiz ve stres durumunda arteriel kan basıncında (tansiyonda) oluşan yükselmeyi azaltır.

5- Kan basıncını düzenler.

6- Kalp kasının yan damarlardan beslenmesini destekler. Böylece kalbin ana damarlarında oluşacak tıkanıklıkların vereceği zararı azaltır.

7- Şişmanlık riskini azaltır.

8- Sindirimi kolaylaştırır.

9- Beyine oksijen sağlanmasını artırarak, zihinsel keskinlik ve yaratıcı düşünce potansiyelini yükseltir.

10- Lenfatik dolaşıma yardımcı olur.

11- Egzersiz sırasında ve sonrasında metabolizmayı uyarır.

12- Solunumsal kapasiteyi ve aerobik gücü artırır.

13- Büyümeyi ve travma sonrası toparlanmayı olumlu etkiler.

14- Kan yağlarının (trigliserid) düzeyini düşürür.

15- HDL/LDL (iyi huylu-kötü huylu kolesterol) dengesini düzenler.

16- Koordinasyona olumlu etki yapar.

17- eklem ve kasların esnekliğini artırarak, bel ve boyun ağrılarını hafifletir.

18- Kemiklerin sertleşmesini ve kuvvetlenmesini sağlar.

19- Dayanıklılığı artırır.

20- Yorgunluk duyumunu engeller.

21- Uykusuzluğu azaltır, rahatlamaya yardımcı olur.

22- Vücudun doğal keyif verici hormonları olan endorfinlerin salınımını sağlar.

23- Yaşlanma sürecini geciktirerek, genç görünüm sağlar.

24- Moral, özgüven ve iyimserliği artırır.

Doç. Dr. Levent Köstem - Dr. Aylin Çeçen Aksu

Yüzme, yüzmenin faydaları


Kalp-dolaşım sistemi üzerine etkileri
Antrenmanlar ile kalbin dakika volümünü arttırmak mümkündür. Bu artışın gerceleşmesi maximal ve submaximal yapılan yüklenmelerle mümkündür. Yapılan araştırmalar kalbin dakika volümünü arttıran en iyi yolun submaximal (%70 ve altı) yüklenmeler olduğunu ortaya koymuştur. Kalbin dakika volümünün artması, dokuların oksijen ihtiyacının karşılanması bakımından çok önemlidir. Bu sebeple orta ve uzun mesafe yüzücülerin bu özelliğini geliştirmeleri önemlidir.

Bilindiği gibi, kalbin dakika volümünün artması, öncelikle atım volümünün (her atımda pompalanan kan miktarı) ve de kalp atım sayısının artırılması ile olanaklıdır. Su içindeki yatay pozisyon, kalbin atım volümünün ayakta duruşa oranla daha iyi olmasını sağlar. Çünkü, bu pozisyonda, kalbin kan ile doluşu daha iyi olur. Su içinde, suyun kaldırma kuvveti yerçekimine karşı koyar. Bu konumda kalp, kanı yer çekimine karşı atmak zorunluğunda kalmaz. Ayrıca, suyun kaldırma kuvvetinin yer çekimini karşılanması ve suyun alt ekstremitelere uyguladığı hidrostatik basınç, havada dik durumda iken karşılaşılan "Kanın alt ekstremitelerde toplanma eğilimini" elemine eder. Diğer taraftan, su içinde kalp, ısı düzenlemesine yardım amacıyla deriye fazla kan göndermek zorunda kalmaz. Bu kan çalışan kaslara aktarılır.

Özetlersek, yüzücülerdeki dolaşım diğer spor dallarındaki sporculara oranla farklılıklar gösterir. Bu durum, su içindeki vücudun yatay pozisyonda olmasına bağlıdır. Bu pozisyonda kalp kan ile tamamen dolar ve sonuçta kalbin tek bir kasılışında daha fazla kan vücuda pompalanır.

• Düzenli antrenmanların kalp üzerine yaptığı olumlu etkiler şunlardır.
1. Antrenman ile kalp odacıklarının hacmi büyür. Kalp odacıklarının büyümesi ile kalbin içine aldığı kan miktarı artarken, dakika volümü artar. İyi antrene edilmiş sporcularda kalbin yük altında bir dakika içinde pompalandığı kan miktarı 35-40 litreye kadar çıkabilmektedir.
2. antrenman sonucunda, kalp kaslarında "hipertrofi" denilen gelişme, kalınlaşma, kuvvetlenme meydana gelir. Bu gelişmelerle kalbin pompalandığı kan daha güçlü bir şekilde organizmaya dağılır

YÜZMENİN SOLUNUM SİSTEMLERİ ÜZERİNE ETKİLERİ
Temel görevi, kana oksijen vermek ve kandaki karbondioksiti almak olan solunum sistemi, ağızdan ve burun dan başlayarak akciğerde sonlanır. Ağızdan ve burundan alınan hava "trakea" adı verilen ve havanın iletilmesini sağlayan boru yoluyla akciğerlere gelir. Akciğerlere gelen ve akciğerlerin yapısında bulunan "alvoel"lere (hava kesecikleri) yerleşe havada % 14-15 oksijen ve % 4.9-6.9 oranında karbondioksit vardır. Çevresi kılcal damarlarla sıkı bir şekilde çevrilmiş ola alveollerle kılcal damarlar arasında gaz alış verişi olur. Gaz değişimi diffüzyonla meydana gelir. Örneğin, vennler (toplara mar) içinde akciğerlere gelen karbondioksitten zengin kan, akciğer yapısındaki alveol keselerine geçerken burada bulunaı oksijen de kana geçer.

Eritrosit içinde dokulara gelen oksijen il bağlanmış hemoglobin molekülü, oksijenini aktif dokulara verir. Bu alışveriş ise aşağıdaki şekilde belirtilmiştir. Antrenmanlar sırasında organizmanın oksijen gereksinimi ortar. Bu artışa paralel olarak, bu gereksinimi karşılayacak dolaşım ve solunum sistemlerinin de bu duruma fizyolojik bir uyum göstermesi gerekir. Dokuların oksijene olan gereksinimi arttıkça, solunum sisteminin organizmaya soktuğu oksijen miktarı ve bu oksijeni dokulara taşıyacak olan dolaşım sisteminin faaliyeti artar.
Dinlenme durumunda bir kişi dakikada 12-16 kez soluk alırken, atrenmanlar sırasında solunum frekansı 40-50'y kadar çıkabilir.

Kişinin bir dakikada aldığı hava miktarı ise o kişinin dakika başına solunum volümünü (hacmini meydana getirir.

Dakika Başına Solunum Volümü= (Bir Solukta Alınan Hava Miktarı) x (Bir Dakikadaki Solunum Sayısı)

Dinlenme durumundaki bir kişinin dakika başına solunum volümü 5-8 litre/dk. civarındadır. Bu miktar, yük altında 120 It./dk.'ya, bazı durumlarda da 140 It./dk.'ya kadar yükselebilir.

Fiziksel çalışmalarda bir taraftan solunum volümü, diğer taraftan da solunum frekansının artırılmas ile solu-num-dakika volümü artırılmış olur.

Saç dökülmesini önleme yolları


Bitkisel tedavi yöntemleriyle saç dökülmesi : Günde, normal olarak 80 saç kılı dökülür. Bundan fazla dökülme, yaşın ilerlemiş olması, bazı ateşli hastalıklar, tiroid hastalıkları, kansızlık, verem, şeker hastalığı gibi bütün vücudu etkileyen hastalıklardan sonra görülür. Saç dökülmesi ve pelada olmak üzere iki çeşittir.
Basit saç dökülmesi : Saçların azalması ve alttaki saçların tamamen dökülmesi şeklinde görülür. Sebebi; yaşlılık ve irsidir.
Pelad : Başın derisi parlaktır. Dökülmeler benekler halinde olup, kenarları keskindir.
Saç dökülmesi nasıl önlenir
Bitkisel çözümler saç dökülmesine karşı şöyledir ;
1) 20 bardak kaynak suya; 1 çorba kaşığı çok ince kıyılmış ısırgan otu konur. Yarım saat bekletildikten sonra temiz ve ince bir tülbentten süzülür. Yatmadan önce, bu suyla saç dipleri ovularak yıkanır.
2) 2 bardak ılık suya; 1 adet çiğ yumurta sarısı konup, çırpılır. Akşamleyin, saçlara ovularak sürülür. Sabahleyin, katranlı sabun ve bol suyla yıkanır. Bu yöntem kepeklenmeyi de engeller.
3) 1 baş kuru sarımsak ateşte pişirilir, ezilir. Külüne; 1 çorba kaşığı zeytinyağı konup, karıştırılır. Yatmadan önce, saç diplerine işleyecek şekilde sürülür. Temiz bir tülbentle sarılıp, yatırılır. Sabahleyin, katranlı sabun ve bol suyla yıkanır.
4) Temiz bir şişeye; 2 su bardağı sıcak su, 2 çorba kaşığı (25 gram) karbonat ve 2 çorba kaşığı (25 gram) arap sabunu konur. ıyice çalkalandıktan sonra 24 saat bekletilir. Sonra, üstte biriken kısım alınıp saçlara sürülür. 6 saat sonra bol suyla yıkanır.
5) 10 bardak suya; 11 avuç kepek konur. 10 dakika kaynatıldıktan sonra temiz ve ince bir tülbentten süzülür. Suyuna, 1 su bardağı taze sıkılmış limon suyu konup, saçlar yıkanır. Aynı ileme, 15 gün devam edilir.
6) 8 bardak suya; 1 avuç hatmi çiçeği konur. 10 dakika kaynatıldıktan sonra temiz ve ince bir tülbentten süzülür, saçlar yıkanır.
7) 1 su bardağı bala; 1 tatlı kaşığı toz karabiber ve 1 kahve fincanı yeni sıkılmış kuru soğan suyu konur. ıyice karıştırıldıktan sonra, saçlara, diplerine gidecek şekilde sürülür. 6 saat sonra ılık su ve katranlık sabunla yıkanır.
Saç diplerine, 10 günde bir susam yağı sürülür.
9) Saç diplerine, lavanta çiçeği yağı ile friksiyon yapılır. 6 saat sonra katranlı sabun ve bol suyla yıkanır.
Saç dökülmesi sorunu yaşayanlar, bitkisel tedavilerle saç dökülmesi çözümlerini uygulayarak, saç dökülmesini engelleyebilirler. Tedavilerin hepsini aynı anda yapmamak, içlerinden size uygun olanı seçerek, zamanla hepsini deneyerek de sonuç alabilirsiniz. Hepsi etkilidir. Kadınların saçlarına çok bakım yaptırdıkları fön, boya gibi kimyasal maddelerden dolayı çok yıpranmaktadır. Bunun için bu bitkisel saç bakım yöntemleriyle saçlarınızı koruyabilirsiniz.

Fındık Yağı ve Faydaları


TMO tarafından imalatı yaptırılan ve perakende olarak ülke genelindeki 150
satıs noktasında satısa sunulan rafine fındık yağının diğer bitkisel yağlarla
karsılastırılması ve insan sağlığına olan faydaları asağıda yer almaktadır:
• Fındık yağının yağ asitleri bilesiminde % 80 oranında oleik asit bulunmakta olup bu oran
zeytinyağı da dâhil diğer bitkisel yağların üzerindedir.
• Oleik asit; yüksek tansiyon riskini azaltmakta, kötü kolesterolü (LDL) düsürmekte, iyi
kolesterolü (HDL) arttırmakta, kalp damar hastalıklarına karsı koruyucu etki göstermekte,
diyabetli hastaların insülin ihtiyacını azaltmakta, kan sekerini düzenlemekte ve tümör gelisimini engelleyerek kansere karsı koruyucu etki yapmaktadır.
• E vitamini fındık yağında diğer bitkisel yağlardan daha fazla miktarda bulunmaktadır.
• E vitamininin; üreme sistemine olumlu katkıda bulunduğu, alyuvarların parçalanmasını
önleyerek kansızlığa karsı koruyucu etki yaptığı, vücut hücrelerini koruyarak yaşlanmayı
geciktirdiği, Parkinson ve Alzheimer hastalıklarını önlediği bilinmektedir.
• Fındık yağının yanma noktası diğer yağlardan çok daha yüksektir. Yanma ısısı 220 0C
olan fındık yağı ısıya karsı en dayanıklı yağdır. Fındık yağı dısındaki diğer yağların, yüksek ısıya dayanamadığından pisirildiklerinde, (özellikle yüksek dereceli kızartmalarda) fiziksel ve kimyasal yapıları değiserek zehirli (toksik) özellikleri açığa çıkmaktadır.
• Fındık yağının, kızartmalarda kullanıldığında ortamda ve yiyecekte koku bırakmadığı,
hafif ve lezzetli olması nedeniyle hamur isleri de dâhil her türlü yemek yapımında çok iyi
sonuçlar verdiği bilinmektedir.

Domates neye iyi geliyor ?


Bol ve çeşitli vitaminleri, mineralleri ve faydalı organik asitleri ile tıbbi değeri çok yüksek bir sebze olan domatesin, vücuda kükürt, fosfor ve organik sodyum verdiğini vurgulayan uzmanlar, bir domatesteki C vitamininin, tavsiye edilen günlük miktarın yüzde 50’sinden fazla olduğunu bildiriyor.


Uzmanlar, domatesin damarları yumuşattığını, kanı durulttuğunu, üre miktarını düşürdüğünü, vücudu gençleştirdiğini belirterek, kalp, karaciğer, böbrek bozuklukları ve şekerliler için çok faydalı olduğunu ifade ediyor.


Domatesin, böbrekleri çalıştırarak bol idrar söktürdüğünü ifade eden uzmanlar, vücutta biriken üre asidi ve ürat tuzlarını eriterek idrarla dışarı attığını, vücutta biriken suyu boşalttığını kaydediyor. Uzmanlar, kansere tutulmamak için domatesin iyi bir sebze olduğunu bildiriyor.


Domatesin C ve E vitaminleri içerdiğini, zengin bir potasyum kaynağı olduğunu ve çok az miktarda tuz bulunduğunu söyleyen uzmanlar, yüksek kan basıncını düşürmeye yardımcı olduğunu ve vücudun su tutmasını engellediğini ifade ediyor. Domatesin hazmı kolaylaştırdığını, özellikle nişastalı yiyeceklerin (hamur işleri, kuru erzak) kolay sindirilmesini sağladığını vurgulayan uzmanlar, kabuk ve çekirdekleriyle bağırsakları harekete geçirdiğini ve pekliği giderdiğini belirtiyor.

Yeşilçay nedir ? Faydaları nelerdir?

Yeşil Çay (Green Tea Extract)
Giriş:Yeşil çay
Bu makalede Yeşil Çayla ilgili bilmek isteyeceğiniz tüm orijinal bilgiler bulunmaktadır. Fakat aşağıda bahsedilen faydaların sadece bir kısmı bilimsel araştırmalara dayanmaktadır. Geri kalanı ispatlanamamış iddialardır. Bu bakımdan yeşil çayın faydaları ile ilgili okuduklarınızı uygulamanız halinde oluşacak olumsuz durumlardan sitemiz sorumlu değildir. Bağışıklık sitemi zayıf olanlar, herhangi bir kronik rahatsızlığı olanlar doktoruna danışmadan yeşil çay kullanmamalıdır. Örneğin Troid hastaları yeşil çay kullanımında kendi iradeleri ile hareket etmemelidir. Kesin olan bir şey varsa o da yeşil çayın doğru hazırlanıp tüketildiği takdirde sağlığa son derece faydalı olacağıdır.

Yeşil Çay nedir? Nasıl yapılır?
Camellia sinensis yapraklarından üretilir. Siyah çay ile aynı bitkiden üretilir fakat gördüğü işlem çok farklıdır. Yeşil çay kısa bir işlemden sonra fermantasyona uğramadan fazla oksidasyona uğramadan kullanıma hazır hale getirilir, ancak siyah çay daha çok kavrulur ve fermantasyona uğrar bu da siyah çayın içindeki antioksidanları kaybetmesine yol açar. Yeşil çay içindeki kateşin maddesi, yeşil çay çok işlem görmediği için kaybolmaz bu madde özellikle polifenolle birlikte çok etkilidir. Yeşil çay yaklaşık 5000 yıldır Çin’de, Japonya’da ve Hindistan’da tıbbi amaçlarla kullanılmıştır.

Yeşil Çayın içindekiler(etken maddeleri):
Yeşil çay içindeki aktif maddeler kateşinler, epigallokateşin gallat (EGCG) gibi flavonoidler, polifenoller vardır. E vitamini açısından zengindir, Yeşil çay da krom, manganez, selenyum ve çinko gibi ve bazı phytochemical bileşikler karotenoidler, tokoferol, askorbik asit (C vitamini), mineraller bulunur. Güçlü bir antioksidandır içerisindeki mükemmel bileşenler sağlıklı yaşam için doğanın bize sunduğu armağanlardır.

Yeşil çay nasıl kullanılmaldır/ yeşil çayın hazırlanışı
Yeşil çay ya da yeşil çay extratı satan bazı firmalar günde 12 bardağa kadar içilebileceğinden bahsetmiş olabilirler bu sayıya çıkmanızı asla tavsiye etmiyoruz. Hatta toz halindeki yeşil çay ekstratlarini kullanmamanız daha sağlıklı olacaktır. Zira karaciğerinize yük binebilir onun yerine yaprak halinde satılan yeşil çayları kullanınız. Bir büyük fincana 1-2 çay kaşığı yeşil çay atabilirsiniz. Yeşil çayı kaynatmayınız yeşil çayın üzerine kaynamış su ekleyerek demleyiniz, demlenme süresi 2 dakikadan az 6 dakikadan fazla olmamalıdır.(bu konuda çeşitli görüşler mevcuttur) İçerisine şeker koymayınız(şekersiz içemeyenler ekleyebilir) Şeker yerine bal koyabilirsiniz ayrıca yeşil çayınıza nane ya da zencefil de ekleyebilirisiniz. Yemeğin üstüne Yeşil Çay içmeyiniz sabah aç karınla ve yatmadan önce aç karınla içerseniz çok faydalıdır. Bilmediğiniz kalitesine inanamadığınız yeşil çayları almayınız.
Yeşilçayın faydaları aşağıda sayılacaktır fakat içerek tüketmenin dışında yeşil çayın şu şekilde faydaları da vardır. Yaralı bölgeye tampon yapabilirsiniz, gözleriniz şişmiş ise bir beze yeşil çayı koyup soğutur gözlerinize koyarsanız şişlikleri indirecektir. Yeşil çayınız poşet çay ise direk buzdolabında bekletip kullanabilirsiniz. Ayak mantarı için ayağınızı ılık yeşil çay içerisinde bekletebilirsiniz Yeşilçayın anti bakteriyel ve antiviral özelliğinden dolayı bir çok alanda kullanılabilir, yeter ki kullandıktan sonra kullandığınız bölgeyi durulamayın.


yeşil çayın faydalarıYeşil çayı günde kaç fincan içmeliyiz?
*Hiç içmeyenler En az 1 fincan içmelidir.
*En mantıklısı günde 2-3 Fincan içilmesidir
*5 fincandan fazlası size zarar verebilir.
Bu konuda benim en çok güvendiğim kaynak 2002 yılında başladığı araştırmayı 2006’da tamamlamış olan Japon bilim adamı Kuriyama’nın tavsiyesidir. Kuriyama herkesin günde en az bir fincan yeşil çay içmesini öneriyor günlük iki ya da 3 fincan çayın çok faydalı olacağını söylüyor 5 fincana kadar zararı yok.
Uyarı: Yeşil çay asla aşırı sıcak içilmemelidir. Antioksidan içerdiği için yemek borusu kanseri oluşumunu hızlandırabilir

Yeşilçayın Faydaları:
Yeşilçayın faydaları hakkında bilinenler son yıllarda yapılan araştırmalarla daha da artmıştır. Japonların uzun yıllar yaşamasının temel nedeni olarak yeşil çay tüketimi gösterilmektedir. Yeşil çayın bir tedavi yöntemi olmadığı destekleyici alternatif bir yöntem olduğu unutulmamalıdır.
  • Yeşil çay insan ömrünü uzatır ve insan sağlığına çok faydalıdır!
  • Diyet yapanlar muhakkak kullanmalıdır!
  • Anti hipertansif etkisi, anti bakteriyel etkisi, antiviral etkisi ve nöroprotektif etkisi vardır.
  • Uyarı:Şimdi yeşil çayın 30 dan fazla kanıtlanmış faydasını aşağıda okuyacaksınız fakat vakti olamayanlar için en önemlilerini belirteyim
  • Kalp rahtsızlığı olanlar, Obezite, Parkinson, Alzheimer gibi hastalıklar bazı kanser türlerinde yeşil çay çok ama çok faydalıdır.
  • Japon bilim adamı Prof. Shinichi Kuriyama 4 yıl süren bir araştırmadan sonra yeşil çayın kalp hastalıklarına iyi geldiğini keşfetmiştir. Kuriyama’nın Japonya’daki Tohoku University in Sendai adlı üniversitesinde yaptığı yeşil çayla ilgili araştırmalara göre: (ilk 6 madde)
  • Günde 5 fincan ve daha fazla yeşil çay içenler günde 1 fincandan az Yeşil Çay içenlere göre tüm hastalıklardan ölme oranları % 16 daha düşüktür. Yani Günde 5 fincan çay içenlerin ölüm riskleri %16 daha azdır.
  • Günde 5 fincan çay içen kadınlar diğer kadınlara oranla %31 oranında kalp hastalıklarından korunmuş olurlar.
  • Bu da demektir ki kadınlar yeşil çayın sağladığı faydalar konusunda, erkeklerden daha avantajlıdırlar.
  • Yapılan bu araştırmaya göre Siyah çayın da çok az bir faydasının olduğundan bahsedilmiştir fakat yeşil çay kadar etkili antioksidanlar içermemektedir.
  • Yeşil çayın Kansere faydası olduğu tespit edilmiş fakat Kardiyovasküler rahatsızlıklar (kalp hastalıkları) konusunda çok daha etkili olduğu belirlenmiştir.
  • Yeşil çayın içindeki Polifenol adlı antioksidanlar Kalp hastalıkları için son derece faydalı eşsiz bileşenler içerir
  • Kalp hastalıklarını önlemede ve yavaşlatmada yeşil çay içenler içmeyenlere göre %26 daha az risk taşımaktadırlar.
  • Bakteriyel ve viral hastalıklara karşı direnç sağlar
  • Nörodejeneretif hastalıkların önlenmesinde etkilidir.
  • Alerjilere iyi gelir
  • Artrit’ e iyi gelir
  • Kemik- mineral yoğunluğunu arttırır
  • Bağışıklık geliştirmeye yardımcı olur.
  • Grip belirtilerini ve soğuk algınlığının yok etmede önemli bir yardımcıdır.
  • Meme, pankreas, yumurtalık, kolerektal, ağız, kolon ve prostat kanseri gibi çeşitli kanser türlerine karşı müdahalede yeşil çay faydalıdır.
  • İltihapları ve ödemleri engeller
  • Diyabetle mücadelede yeşil çay size faydalı olabilir.
  • İnmeleri engellemede etkilidir.
  • Zindelik verir.
  • Kan basıncını düzenler
  • Obezite ve damar hastalıklarında dengeli beslenme ve egzersizle birlikte uygulandığında çok faydalı sonuçlar vermektedir
  • Şeker hastalığını önlemede son derece faydalıdır.
  • Alzheimer hastalığına ve hafıza bozukluğuna faydası araştırılmaktadır.
  • Parkinson hastaları için muhakkak kullanılması gereken bir bitkidir.
  • Diş çürümesini engelleyicidir.
  • Serbest radikallerden vücudu korur.
  • Lösemi’de gerileme sağlar
  • Böbrek taşlarının düşürülmesinde etkilidir.
  • Yorgunluğun önlenmesi etkilidir
  • Berberi hastalığının tedavisinde kullanılmıştır.
  • Migreni hafifletir
  • Ağız kokusunu giderir
  • Boğazımıza ferahlık hissi verir.

Yeşilçayın Kanıtlanamamış Faydaları:
1- Multipl skleroz tedavisinde faydalıdır
2- Alzheimer ve Parkinson hastalığını durdurmada faydalıdır
3- Hücre bozulmalarını engellemede faydalıdır
4- Yeşil çay içmek, total kolesterol düzeylerini düşürür, iyi (HDL) kolesterolü düzenler, kötü kolesterolün (LDL) düşürülmesini sağlar. (Bu maddeden emin değiliz bir çok ciddi site kolesterolü düşürdüğü yazmakta)
5- Ekstradan kalori yaktırdığı söylenmektedir. (Aslında mevcut vücut yağlarını metabolizmayı hızlandırarak yaktığını söyleyebiliriz ama bu bize fazladan bir dilim ekmek yeme hakkı vermez)
6- HIV virüsüne karşı etkisi tam bilinmemektedir

Yeşil Çay’ın zararları: yeşilçayın faydaları
Sık idrara çıkma, Bulantı, kusma, uykusuzluk gibi zararlar söz konusu olabilir. Kafeine hassasiyeti olanlar içmemelidir.
He ne kadar kalp hastalıklarına iyi geliyor olsa da kalp, böbrek hastalıkları olanlar, psikolojik rahatsızlığı olanlar, pıhtılaşma sorunu yaşayanlar ve kanser hastaları doktorlarına mutlaka danışmalıdırlar. Hamile kadınlar, bebek emzirenler doktorlarına muhakkak danışmalıdırlar. Yeşil çayın erkeklere zararlı olduğu konusunda bazı sitelerde bilgiler var fakat araştırmamızda bu tür bilimsel bir bilgiye rastlamadık sadece kadınların yeşil çaydan organizma olarak daha çok faydalandıklarını söyleyebiliriz.
Püf Noktası: Yeşil çayın içindeki kafein uykusuzluk yapıyor ve bazı hastaların kafein alması yasaktır. Bu nedenle yeşil çayın kafeinini azaltmak için yeşil çayı ilk demlediğiniz zaman 30 saniye bekleyip oluşan demi döküp tekrar demlersiniz, böylece kafeinin zararlı etkisini bir nebze de olsa ortadan kaldırmış olursunuz fakat kahvedeki kafeine göre yeşil çaydaki kafein miktarı çok daha azdır. İlk demi dökmeniz antioksidanların varlığını da azaltacaktır.

KAYNAKLAR:
Shinichi Kuriyama, MD, Pr.D., araştırmacı, Tohoku Üniversitesi Tıp, Sendai, Japonya; Kuang-Yuh Chyu, MD, Ph.D., tıp yardımcı doçent, University of California, Los Angeles, personel kardiyoloji, Cedars-Sinai Medical Center, Los Angeles;
Robert Vogel, MD, profesör, tıp, Maryland Üniversitesi Tıp Fakültesi, Baltimore, 13 Eylül 2006, Journal of American Medical Association.
http://www.lef.org/magazine/mag2008/apr2008_New-Research-On-The-Health-Benefits-Of-Green-Tea_01.htm
http://yourtotalhealth.ivillage.com/long-life-may-be-your-cup-green-tea.html
http://www.wisegeek.com/what-is-green-tea-extract.htm
http://en.wikipedia.org/wiki/Green_tea
http://chinesefood.about.com/library/weekly/aa011400a.htm
http://www.umm.edu/altmed/articles/green-tea-000255.htm

kaynak: http://www.sagliksifa.com/488-Yesil-Cay-ve-Faydalari.html

Hayatınızı kurtaran 16 ipucu...












1.Tırnaklar

Tırnaklarınıza dikkatle bakin. Eğer hafif mavilik yâda; morluk görürseniz bu bir kalp hastalığıyla karsı karsıya olduğunuz anlamına gelebilir. Tırnaklarınızın aşırı kalın olması ya da üstlerinde tümsekler olması da nefes alma hatta akciğer sorunlarıyla karsı karsıya olduğunuzu gösterebilir.

2. Nefeslerinizi Sayın

Eğer dakikada 15 kez ve daha altında nefes alıp veriyorsanız sağlıklı ciğerlere sahipsiniz demek... Eğer 25 kez nefes alıp veriyorsanız o zaman sağlığınıza dikkat etmelisiniz.


3. Gözler

Aynada gözlerinizden birine bakin. İris’in etrafında beyaz bir daire varsa kolesterol seviyeniz yüksek anlamına geliyor. Bu ayni şekilde yaklaşan kalp sorunlarının da en büyük habercisi.


4. Avuç içinize bakin

Avuç içlerinize dikkatle bakin. Eğer kırmızı ve lekelilerse karaciğerinizde sorun var demek.


5. Hafıza kontrolü

Bir tepsinin üstüne rasgele 10 eşya koyun. Tepsiye sadece 10 saniye bakin. Kaç tanesini hatırlayabildiniz? İyi bir hafızanızın olması Alzheimer'le karsılaşma riskinizin daha az olacağı anlamına geliyor.


6. Kas kontrolü

Sırt üstü yatın. Bacaklarınız dümdüz olsun. Bir bacağınızı havaya kaldırın. Bir kişinin ayağınıza bastırmasını isteyin. Eğer bacağınız yere düşüyorsa, kaslarınız da bir zayıflık olduğu anlamına geliyor.


7. Görünüş

Gözünüzün hemen altında elmacık kemiğiniz üzerine bir cetvel yerleştirin. Sonra cetvelin üstüne bir kredi kartı yerleştirin kartı en rahat okuduğunuz uzaklığı ölçün. Ne kadar yakına gelirse gelsin kartı rahat okuyabiliyorsanız göz sağlığınızın iyi olduğu anlamına geliyor.


8. Tiroit misiniz?

Kollarınızı yere paralel olarak tam karsınızda birleye uzanıyormuş gibi uzatın. Ellerinize dikkat edin. Eğer elleriniz bu pozisyonda titriyorsa o zaman tiroit olma riskiniz çok.


9. Düz yürümek

Yere bir metre uzunluğunda bir çizgi çizin. Üzerinde rahat yürüyebiliyorsanız, vücudunuzun koordinasyonu iyi isliyor demektir.


10. Doğum kilonuz

Annenize kaç kilo doğduğunuzu sorun. 3 kilonun altında doğmuşsanız kalp sorunlarıyla karsı karsıya kalabilirsiniz.


11. Beliniz kalın mı?

Vücut sekliniz elmaya benziyorsa, yani yağlarınız belinizin çevresinde toplanıyorsa, kalp sorunu yasama riskiniz daha fazla.


12. Tuvalet sıklığı

Her 3 saatte bir tuvalete birden çok gitme ihtiyacı mı hissediyorsunuz? Diyabetin en erken alarmlarından biri sık tuvalete gitmektir.


13. Nabız kontrolü

Nabzınız ne kadar yavaş atıyorsa o kadar uzun yasayacaksınız demektir. Yani nabzınız 70'in altındaysa sağlıklısınız anlamına geliyor.


14.Dişlerinizi fırçalayın

Eğer dişleriniz kanıyorsa, kalbiniz tehlikede demektir.


15. Parmak uzunluğu

İşaret ve yüzük parmakları ayni uzunlukta olan kişilerin kalp krizi geçirme riski daha fazla.


16. Ayak Bilekleri

Bas parmağınızla ayak bileğinizin arka kısmına bastırın. Eğer bastırdığınız noktada çok fazla çukurluk oluşuyorsa, o zaman kalp, akciğer, böbrek sorunlarıyla karsı karsıya kalabilirsiniz.

Umutsuzluğa kapılma..

sağlıklı yaşamak için ve sağlık için ne gerekiyorsa...
çok geç olmadan başla ...
hayatın değişmeye başlayacak ...
ve sende mutlu olacaksın...

Blog içeriği Hakkında

Sağlıklı yaşamak için yararlı bulduğum bilgileri sizlerle paylaşmak için oluşturduğum bir blog sitedir. Radyasyon , sağlıksız ürünler , hormonlu ve zararlı gıdalardan uzak kalmamız bu devirde çok zorlaştı. Sağlığımıza faydalı besinleri tüketerek vücudumuza zarar veren etkenlerin etkilerini azaltalım.Bilinçli bir tüketici olalım.Sağlımızı kaybetmeden kıymetini bilelim!..

İzleyiciler